Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde güneşin parıl parıl parladığı, ağaçların ahenkle sallandığı, kuşların cıvıl cıvıl öttüğü bir orman varmış. Bu ormanın içinde bütün hayvanlar dostça yaşar, huzurla günlerini geçirirlermiş. Bu hayvanlardan bir tanesi de keçiymiş. Bu keçinin adı Tüylü imiş. Tüylü çok aceleci imiş. Bütün işlerini hızla yapar, ama hiç biri tam olmazmış. Bu durumdan orman halkı biraz şikayetçiymiş çünkü Tüylü’nün arkasında bıraktığı hasarları hep diğer hayvanlar toplarmış.

Günlerden bir gün Tüylü uyanmış, kahvaltısını yapmış ve eline bir kağıt kalem almış. Başlamış o gün neler yapacağını yazmaya. İlk olarak evde ki çiçeklerini sulaması gerektiğini yazmış, daha sonra bahçesinde ki çimleri biçmeyi, karşı ormandan elma toplamayı, su kuyusundan su çekmeyi, işi bitince de arkadaşı koyuna yardım etmeyi yazmış. Yazması bitince hemen başlamış işlerini yapmaya. Önce çiçeklerini sulamış ama o kadar hızlıymış ki sularken bütün çiçeklerin toprakları üste çıkmış ve sular yere akmaya başlamış. Daha sonra bahçesine koşarak çıkmış ve çim biçme makinesi ile çimleri biçmeye başlamış. Hızı son derece yüksekmiş koşarak çimleri biçerken hızını alamamış ve yan bahçeye, oradan bir sonra ki bahçeyi de biçmiş. Fakat arkadaşlarının bahçesini biçerken bir sürü ekine zarar vermiş. Bunu gören arkadaşları şaşkınlıkla onu izliyormuş. Biçme işi bitince ormanın derinliklerine inip elmaları toplamaya başlamış. Yerde ki elmaları toplaması gerekirken, ağaçları sallamış ve dallarda ki elmaları yere dökmüş ve toplayabildiği kadar toplamış. Ama gelin görün ki yerler daha çok elma olmuş ve her yeri sinekler basmış. Orman halkı şimdi de bu sineklerle baş etmek zorundaymış. Elma toplama işi bitince kuyuya koşmuş ve yanında ki bidonlar için kuyudan su çekmiş. Eeee acele iş elbette ki ayağına dolanmış ve her yer su içinde kalmış. Bütün işlerini bitirdiğini düşünmüş ve arkadaşı koyunun yanına gitmiş. Koyun evde ekmek yapıyormuş ve Tüylü de ona yardım etmeye başlamış. İşi hemen bitirmek için elinde ki bütün unları boca etmiş ve hamur taş gibi olmuş. Koyun arkadaşının yaptığına çok üzülmüş, acele iş yapmasının sonucunda bütün emekleri çöp olmuş. Keçi Tüylü o kadar yorulmuş ki evine gitmiş ve derin bir uykuya dalmış. Tüylü uyurken arkadaşları toplanmış ve konuşmaya başlamış. Koyun “Arkadaşlar Tüylü arkadaşımızı hepimiz çok seviyoruz ama bu yaptıkları hem kendisini hemde bizi yoruyor. Artık onunla konuşmalı hatasını anlatmalıyız” demiş. Bütün hayvanlar koyuna hak vermiş. Ormanın en bilgesi olan tavşanın yanına gitmişler ve olanları ona anlatmışlar. Tavan “Ben onunla konuşurum” demiş.

Ertesi gün tavşan Tüylü’yü yanına çağırmış. “Hoş geldin Tüylü, seninle konuşmam gereken bir konu var. Sen yardım sever ve iş yapmayı seven bir keçisin. Fakat yaptığın işleri acele yaptığın için hiçbirini doğru yapmıyorsun. Her şeyi hızla yapman işinin bitiği anlamına gelmez. Su çekerken her yeri su içinde bıraktın, çim biçerken mahsulleri de alıp geçtin, ekmek yaparken hamuru taş galine getirdin. Evinde de yaptığın işte aksaklıklar olduğuna eminim” demiş. Tüylü o an yaptıklarını gözden geçirince gerçekten bütün işlerin sarpa sardığını görmüş. Acele iş yapıyım derken aslında hiç bir işi yapamadığını anlamış. Bütün arkadaşlarından özür dilemiş ve yarım yaptığı işleri tek tek yeniden yapmış. O günden sonra bir daha da asla acele etmemiş ve her işini doğru yapmış. Masal da burada bitmiş.

Uzun masal okumayı seviyorsanız Uzun Masallar kategorimizi inceleyebilirsiniz.