Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde cennettin en güzel yerinde hayata gözlerini açan güzeller güzeli bir melek doğmuş. Melek’in ismini aile bireyleri Eda olarak koymuş. Herkes musmutlu olmuş kavgalar bitmiş küsler barışmış evrende ki herkes artık çok mutlu ve birbirlerine herkes iyi davranıyormuş. Eda kısacası evrene mutluluk ve huzur getirmiş. Tabii bu olaylar olurken Eda’ da hızlıca büyümeye devam ediyormuş.

Eda bir gün arkadaşları ile oyun oynarken herkesin konuştuğu dünyayı merak ettiğini söylemiş. Herkes gibi Eda’ da dünyayı çok merak ediyor ve çok gitmek istiyormuş. Arkadaşları ise dünyaya gitmenin imkanı olmadığını söylemiş ama Eda bir yolu olduğunu düşünüyormuş ve bu düşüncesinin arkasından gitmeye kararlıymış. O sırada hava karanlık olmuş yarın için sözleşmişler yine aynı saatte bu bahçede buluşalım diye  ve herkes evlerine dağılmış. Eda eve gittiğinde yemek bile yemeden odasına çekilmiş çünkü aklından çıkmayan bir dünyaya gitmek istediği ve bir yolu elbet vardır düşüncesi varmış. Uzun uzun düşünürken yorulmuş tabi güzeller güzeli güzel bir uykuya dalmış. Ve sabah olmuş kahvaltı yapmayı sevmeyen Eda annesinin zoruyla ve akşam yemeği de yemediği için masaya oturmuş. Kahvaltısını da yaptıktan sonra bahçeye arkadaşlarıyla buluşup oyun oynamaya çıkmış. Arkadaşları ile oyun oynarken bahçenin oradan komşuları olan yaşlı bir teyze geçiyormuş. Eda ve arkadaşları bu teyzeyi çok seviyormuş hemen onun yanına gidip
Eda:
-Nasılsın teyzecim?
Yaşlı Teyze:
-İyiyim kızım sen nasılsın?
Eda
-İyiyim bende diye mırıldanmış.
Yaşlı Teyze:
-Neyin var senin güzel kızım anlat bakalım bana.
Eda
-Dünyayı çok merak ediyorum ve çok gitmek istiyorum teyzecim, bir yolunu bulmaya çalışıyorum araştırıyorum ama hiçbir şey bulamadım daha.
Yaşlı Teyze:
-Dünyaya gitmen çok zor ama belli ki sen bu duruma çok üzülmüşsün aslında bir yolu var fakat şuan işe yarar mı bilmiyorum.

Eda’nın gözleri koskocaman olup teyzeye bakmış ne olur bana o yolu söyle diye teyzeden rica etmiş. Yaşlı teyze vakti zamanında büyücülük işleriyle ilgilenmiş ve iksirler falan hazırlarmış. Bildiği bir formül varmış aslında ama Eda’ya zarar gelmesinden çok korkuyormuş. Eda’nın isteklerinden sonra iksiri yapmaya karar vermiş ve güzelce iksiri hazırlamış. Eda ya iksiri uzatmış ve uzatır uzatmaz da Eda iksiri içmiş ve iksir başarılıymış. Eda gözlerini açtığında hiç bilmediği yere gelmiş orası dünyaymış ne yapacağım diye düşünerek sahilde yürüyormuş. Yürürken yorulmuş ve bir banka oturmuş artık oturarak dünyaya şaşkınlıkla bakıyormuş. Yanına bir den bire bir çocuk oturmuş. Çocuk Eda’ya bakarak tebessüm ediyormuş çocuk belli ki Eda’ya tutulmuş ve onunla tanışmak istemiş. Çocuk “Ben Cihat” diye konuşmaya başlamış tanışmışlar 1-2 saat kadar konuştuktan sonra Eda başından geçenleri Cihat’a anlatmış. Cihat’ da meleklerin kanadı olur senin kanadın nerede diye sormuş. Eda’da benim kanadım dünyaya gelirken yok oldu demiş ve çok üzüldüğünü belirtmiş. Cihat’ da üzülmüş onun üzüldüğünü duyunca sonrasında kalkıp sahilde beraber yürümeye devam etmişler çocuk kanatsız meleğin bir an bile tebessümü yüzünden gitmemesi için güldürüp eğlendirmek için uğraşıyormuş.

Birbirleriyle zaman geçirirken çok mutlu ve çok sevinçli oluyorlarmış. Cihat artık Eda’dan başka bir şey Eda’ da artık Cihat’dan başka bir şey düşünmüyor olmuş. Cihat artık Eda’ya bir şey açıklamak için konuşmaya çağırmış ve onu Çok sevdiğini ve Eda’da onu çok sevdiğini söylemiş ondan sonra koskocaman sarılmışlar hiç ayrılmamak üzere. Cihat Eda’yı kanatsız meleğim diye seviyormuş hep. Ve Eda da bu durumdan çok mutlu oluyormuş. Cihat dünyayı yavaş yavaş tanıtmaya başlamış ilk olarak beraber oldukları yeri ve Ülkeyi tanıtmış ondan sonrasında ise dünyayı gezmeye karar vermişler ve dünya turu yapmışlar. Ve bu olaylardan ve gezmelerden sonra evlenmeye karar vermiş bizim iki aşık.Çok güzel ve dillere destan bir düğün yapmışlar. Bir ömür boyunca musmutlu yaşamış gitmişler…….

Yazar: Cihat Şenel