Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde küçük, tatlı bir kız yaşarmış. Bu tatlı kızın adı Melo’ymuş. Melo ormana yakın bir yerde yaşarmış. Genellikle evinin bahçesine çıkar oyun oynarmış. Ama o gün canı bahçede oynamak istememiş. İstediği tek şey ormana gidip orada ki hayvanları tanımak, meyve toplamakmış. Hazırlanmış ve ormana gitmek için yola koyulmuş. Ormana vardığında karşısına çıkan bir kaç tavşan, bir kedi, sincap ve kuşlar ile birlikte oyun oynamış. Canının istediği meyveleri yemiş ve evine geri dönmek için yola koyulmuş.

Melo, evine gitmek istemiş ama gitmesi gereken yolu bir türlü bulamamış. Hangi yolda gitse evine varamamış. En sonunda ormanın içinde ki bir kulübeyi bulmuş. Şansına kapı açıkmış ve küçük kız da kapıdan içeri doğru bakmış. Kulübede kimsenin olmadığını görmüş ve içeri girmiş. Bu kulübe 3 ayının yaşadığı yermiş. Baba, anne ve yavru ayı. Kulübenin iki odası varmış. Küçük kız ilk odaya girmiş ve masa da 2 fincan olduğunu görmüş. Büyü olan baba ayının, ikincisi anne ayının ve küçük kupa yavru ayınınmış. Küçük kız kupaların yanında bulunan kaşıkları alıp her kupadan yemek yemiş. En küçük kupada olan yemek kızın hoşuna gitmiş. Sandalyeye oturup öyle yemek istemiş. Her şeyden üç tane olduğu gibi sandalyeden de üç tane varmış. Melo, önce büyük sandalyeye oturmak istemiş, tırmanırken düşmüş. Sonra ortanca sandalyeye oturmuş boyuna yüksek gelmiş. En son küçük sandalyeye oturmuş ve tam Melo ya göreymiş. Yemeğini bir güzel Melo, sandalyede sallanmaya başlamış. Bir ileri bir geri sallanan sandalye aniden kırılmış ve Melo yere düşmüş. Yerden kalkmış ve diğer odaya bakmaya gitmiş. Gittiği odada üç tane yatak varmış. Büyük, orta ve küçük. Önce büyük yatağa yattı ama rahat edemedi daha sonra orta büyüklükte ki yatağa yattı ama bu da onun için çok büyüktü. En son küçük olan yatağa yattı ve o yatak Melo’ya çok rahat geldi, hemen uykuya daldı.

Bir süre sonra kulübenin sahibi olan ayılar evlerine geldi. Çok acıkmışlar ve yemek yemek istemişler. Büyük ayı bardağını almış ve bağırmaya başlamış “Kim benim yemeğimden yedi?” Sonra anne ayı bardağını almış ve oda baba ayı gibi tepki vermiş. En son yavru ayı bardağını almış ve bardağının boş olduğunu görmüş. “Kim benim yemeğimi yedi” diye oda bağırmış. Küçük ayı o an sandalyesine bakmış ve sandalyesinin kırılmış olduğunu görmüş. “Sandalyeme kim oturdu ve kırdı?” diye evin içinde ağlamaya başlamış. Ayı ailesi daha sonra diğer odaya bakmaya gitmişler. Yattıkları odaya giren ayılar yataklarının buruştuğunu görmüşler. Hepsi yataklarına bakarken yavru ayı da beşiğine tırmanmış ve küçük bir kızın yattığını görmüş. O an da çok korkan ayı ailesi bağırmaya başlamış. Seslerden uyanan kız da onları görünce bağırmaya başlamış. En son anne ayı “Artık susar mısınız? Şimdi her şeyi anlayalım. Kimsin sen? Nereden geldin? Bizden ne istiyorsun?” diye sormuş. Küçük Melo “Ben size zarar vermek için gelmedim . Burasının size ait olduğunu bile bilmiyordum. Ormanda gezerken yolumu kaybettim ve evime dönemiyorum” demiş. Küçük ayı “Peki buraya nasıl geldin?” diye sormuş. Melo “Evimi ararken burayı buldum. Kapı açıktı içeri girdim, karnım açtı yemek yedim ve uykum vardı uyudum” demiş. Baba ayı “Seni evine götürmek lazım. Ailen seni merak eder” demiş. Melo buna çok sevineceğini annesini ve babasını çok özlediğini söylemiş. Ayı ailesi hemen Melo’yu evine götürmüş ve Melo onlara çok teşekkür etmiş. Artık her ormana gittiğinde onlara hediye götürüyormuş. Ve bir daha asla geldiği yolu unutmamış.

Daha fazla uzun masal okumak isterseniz Uzun Masallar kategorimizi inceleyebilirsiniz.