Bir zamanlar güzel bir şehirde yaşayan küçük bir kız varmış. Bu kızın adı Zehra imiş. Zehra’nın o kadar çok oyuncağı varmış ki, arkadaşları da her gün onunla oynamaya gelirmiş. Oyuncaklarının çokluğuna ve güzelliğine tüm arkadaşları hayran kalırmış.

Zehra tam bir oyuncak aşığıymış. Günün büyük bir bölümünü oyuncakları, bebekleriyle geçirirmiş. Arkadaşları gelse bile oyuncaklarının başından kalkmazmış. Bir gün ninesi ona iki oyuncak bebek daha almış ve toplamda dört tane oyuncak bebeyi olmuş. Bu yeni bebeğinin de saçları çok güzelmiş, Zehra şimdi de yeni bebeği ile doyasıya oyun oynuyormuş. Küçük kızın oyuncaklarından bazıları kırıkmış ama yine de onlardan kopamıyormuş. Bir gün Zehra’nın bir arkadaşı oyun oynamak için annesi ile birlikte Zehraların evine gelmişler. Gelmişler gelmesine ama annesi arkadaşı gelmeden Zehra’nın oyuncaklarını kaldırmış. Çünkü oyuncaklara dalıp gittiği için arkadaşı ile oynamaya fırsat kalmıyormuş. Oyuncakların olmadığını gören kızlar bahçeye çıkıp oynamak istemişler fakat yağmur yağdığı için çıkamamışlar. Durum böyle olunca çocuklar ne yapacaklarını bilememişler. Bir süre sonra Zehra’nın arkadaşının aklına bir fikir gelmiş, resim yapmak!. İki arkadaş hemen kalemleri ve kağıtları alarak masanın başına geçmişler. Hem sohbet etmişler hemde hayallerinde ki resmi çizmeye başlamışlar. Renk renk evler, arabalar, bebekler çizmişler.

Boyama işleri bitince iki kız koşarak annelerinin yanına gitmiş ve yaptıkları resmi göstermiş. Anneleri de kızlarını tebrik etmiş ve Zehra’nın annesi “Bak güzel kızım oyuncaklar olmadan da arkadaşlarınla güzel vakit geçirebilirsin. Sana oyuncaklarınla oynama demiyorum ama hayat oyuncaklardan ibaret değil güzel kızım, bunu da anlamanı istiyorum. Bence hafta da iki yada üç gün oyuncakların olmadan güzel vakit geçirebilirsin” demiş. Zehra annesine hak vermiş oyuncakları olmadan da kendi üreterek zaman geçirilebileceğini öğrenmiş bu hikayede burada bitmiş.

Kısa hikaye okumayı seviyorsanız Kısa Hikayeler kategorimizi inceleyebilirsiniz.