Küçük bir şehirde yaşayan Sare adında tatlı bir kız varmış. Sare, dans etmeyi çok sever, her fırsatta adımlarını ritmik atar, evin içinde bile bir balerin gibi gezermiş. Okul da bile Sare’nin dans tutkusunu herkes bilirmiş.

Sare’nin dans tutkusu bilen öğretmeni, okullar arası düzenlenen dans yarışmasına katılmasını istemiş. Sare yarışmayı duyduğunda çok sevinmiş. Yıllardır hazırladığı figürlerini sonunda sergileme fırsatı bulacakmış. İlk olarak yapacağı dans için bir hikaye yazması gerekiyormuş. Anlatacağı hikayeye göre bir koreografi yapıp, kıyafet diktirecekmiş. Kalem ve kağıdını eline almış kısa bir hikaye yazmaya başlamış. Hikaye dans etmeyi seven çocuklar hakkındaymış. Sare her çocuğun dans ile tanışmasını, kendilerini müziğin ritmine bırakmasını istiyormuş. Böylelikle herkes daha mutlu olabilirmiş. Hikaye bittiğinde sıra elbisesini ayarlamaya gelmiş. Kendi ruhunu yansıtan bir elbise olmasını istemiş. O yüzden en sevdiği renk olan pembe kumaşı seçip annesine götürmüş ve ondan balerin elbisesi dikmesini istemiş. Bütün işler birince dans koreografisine sıra gelmiş ve aynanın karşısına geçip dans atmaya başlamış. Bir kaç içinde her şey hazırmış ve yarışma günün gelmesini beklemeye başlamış. Zaman çok hızlı geçmiş ve dans günü gelip çatmış. Tüm okul Sare’yi çok cesaretlendirmiş ve yarışmayı kazanamasa bile onun gurur duyduklarını söylemişler. Sare ve öğretmeni yarışma alanına girince küçük kız çok heyecanlanmış. Sahne sırası Sare’ye geldiğinde heyecandan titremeye başlamış. Öğretmenin onun heyecanını fark edip yanına gitmiş “Sıra sana geldi Sareciğim, heyecanlı olduğunu biliyorum ama şimdi cesaretini toplayıp sahneye çıkma zamanı. Bu yarışmayı kazanmak yada kazanmamak önemli değil, önemli olan katılmaya cesaret göstermen” demiş.

Sare öğretmenine sarılıp sahneye çıkmış ve dansına başlamış. Yarışma bittiğinde kazanan Sare olmuş ve herke sonunla gurur duymuş. Sare dans etmekten hiç vazgeçmediği ve sonunda emeğinin karşılığını aldığı için çok mutluymuş. Bütün arkadaşlarına örnek olmuş. Bu hikayede burada bitmiş.