Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir şehirde yalnız başına yaşayan bir kadın varmış. Sabahları yürüyüşüne gider eve gelir yemeklerini yapar, temizliğini yapar ve günün geri kalan zamanını çiçeklerinin bakımını yaparak geçirirmiş. Evinde bir sürü saksı da çiçeği varmış. Her çiçeğine ayrı ayrı bakar, sular ve onlarla konuşurmuş. Çiçeklerde bu duruma alışmış ve kadın onlarla konuştukça çiçekler mutlu olur rengarenk açarlarmış. Balkonda duran ortancalar, saksıda nazikçe büyüyen laleler, kırmızı güller, mor sümbüller bütün güzelliğini sergilermiş. Aralarında sadece beyaz gül açmaz bu yüzden çiçek seven kadın beyaz gül ile ayrı ilgilenirmiş. Onunla daha çok konuşur, vitaminlerini verir susuz hiç bırakmazmış.

Beyaz gül ise çok nazlıymış. Diğer çiçeklere de bu kadar çok açmamalarını kendilerini biraz naza çekmelerini söylermiş. Neşe ile çiçeklerini açan bitkiler beyaz güle aldırış etmez ve çiçek seven kadının kalbini kırmazlarmış. Aradan günler geçmiş fakat beyaz gül açmamakta kararlıymış. Beyaz gülün açmadığını gören kadın artık pes etmiş ve onunla konuşmamaya başlamış. Sadece suyunu vermeye ve diğer çiçeklerine daha çok vakit ayırmaya başlamış. Ortancalar renk renk açıyor, laleler iyice büyüyor ve sümbüller mis gibi kokmaya devam ediyormuş. Çiçek seven kadın onlara şarkı söylüyor yeni saksılar alıyor ve her türlü ihtiyaçlarını gideriyormuş. Beyaz gül içten içe onları kıskanıyor ama hiç kimseye belli etmiyormuş. Fakat çiçek seven kadın kararlıymış ve beyaz gülle asla ilgilenmiyormuş.

Günler geçmiş ve beyaz gül bu durumdan artık hiç memnun değilmiş. Onunla ilgilenen, konuşan sahibini tekrar geri kazanmak istiyormuş. Ne yapması gerektiğini bilmeyen beyaz gül artık dayanamamış ve küçük bir tomurcuk vermeye karar vermiş. Bir sabah çiçek seven kadın uyandığında her zaman yaptığı işleri yapmış ve sıra çiçeklerinin bakımına gelmiş. Bütün çiçeklerini sevmiş, sulamış şarkılar söylemiş ve sıra beyaz güle gelmiş. Beyaz gülün yanına geldiğinde küçük bir tomurcuk görmüş. Kadın çok mutlu olmuş ama bu mutluluğunu beyaz güle belli etmemeye kararlıymış. Beyaz gülün ne kadar nazlı bir çiçek olduğunu biliyor ve onu sevmiyor gibi yapışı ile bu inadını kırmaya çalışıyormuş. Ertesi gün tekrardan bütün çiçeklerin bakımını yapan kadın, beyaz gülde ikinci bir çiçek tomurcuğunu görmüş. Daha da mutlu olan kadın beyaz gülle konuşmaya karar vermiş.
“Seni nazlı gülüm, inat ettin, sana o kadar sevgi gösterdim ama sen bir türlü açmadın. Senden ilgimi çekince nasılda o güzel çiçeklerini açtın. Fazla naz usandırır benim güzel çiçeğim. Sen bu güzel çiçeklerini aç ben seninle hep konuşurum” demiş. Beyaz gül çiçek seven kadının konuşmasından sonra kendi kendine bir daha fazla naz yapmayacağına söz vermiş ve tomurcuk olan çiçeklerini açtırmaya başlamış. Bütün çiçekler ve çiçek seven kadın çok mutluymuş. Beyaz gülde mutlulukla çiçeklerini açmaya devam etmiş.

Daha fazla uzun masal okumak için Uzun Masallar kategorimizi inceleyebilirsiniz.