Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir genç kız yaşarmış. Kızın adı Mercan mış. Bu kız annesi ile birlikte küçük bir kasaba da yaşarmış. Evin geçimini sağlamak da kızın göreviymiş. Her gün önce tarlaya gider ektiği ekinleri sular, olmuşları toplar, daha sonra işe gider ve akşama kadar çalışırmış. Mercan, izin günündeymiş ve o gün işe gitmeyecekmiş. Her gün yaptığı gibi önce tarlaya gitmiş ektiği sebzeleri kontrol etmiş, olmuşları toplamış, sulamasını yapmış ve eve geri dönmüş. Annesi Mercan dan ormana gidip çilek toplamasını istemiş. Mercan annesini kırmamış ve sepetini alıp ormana gitmek için evden çıkmış.

Her yerin ağaçlarla kaplığı orman yolundan yürümeye başlamış. Sincaplar ve tavşanlar etrafta koşuşturuyor, kuşlar dallarda ötüyormuş. Ormana varan kız çilekleri toplamaya başlamış. Sepetini dolduran Mercan bu kadar yeter diye düşünüp evin yolunu tutmuş. Geçtiği yollardan tekrardan geçen kız yolda yaşlı bir kadın ile karşılaşmış. Yaşlı kadın “Merhaba kızım” demiş. Mercan “Merhaba, teyzeciğim” diyerek karşılık vermiş. Yaşlı kadın “Çok güzel çilekler toplamışsın bana da çileklerinden verir misin?” diye sormuş. Mercan “Tabi ki de veririm” deyip yanında ki mendilin içini çileklerle doldurmuş ve yaşlı kadına uzatmış. Yaşlı kadın “Bu davranışın için çok teşekkür ederim. Bende sana bir hediye vermek istiyorum” demiş ve kıza bir tencere uzatmış. “Bu sihirli bir tencere. Tencereye -Bir, iki, üç tencere kayna! deyince lezzetli yemekler pişmeye başlayacak. -Bir, iki, üç daha fazla pişirme deyince tencere yemek pişirmeyi bırakacak” demiş. Mercan duyduklarına şaşırsa da teşekkür edip tencere ile birlikte eve dönmüş. Eve döndüğünde yaşlı kadını ve tencereyi anlatmış. Annesi bu duruma çok sevinmiş. Ertesi gün Mercan işe gitmek için evden çıkmış, annesi tencere ile birlikte evde kalmış. Bir süre sonra karnı acıkan kadın tencereyi almış “Bir, iki, üç tencere kayna” demiş. Tencere bir sürü yemek yapmaya başlamış. Anne yemeğini yemiş ve doymuş ama tencere yemek yapmaya devam ediyormuş. Tencereyi nasıl durduracağını unutan kadın bir çok kelime söylemiş ama bir türlü tencereyi durduramamış. Tencere kaynadıkça kaynamış, kaynadıkça kaynamış. Bütün mutfak yemek olmuş. Mutfakla kalmayıp, koridorlar, odalar, bahçe ve bütün sokak yemek ile dolup taşmış.

Olanlar karşısında korkan kadın koşarak kızının çalıştığı yere gitmiş. Olanları kızına anlatmış. Mercan hemen iş yerinden çıkmış ve bütün kasabanın yemek içinde kaldığını görmüş. Koşarak eve gelen kız kapıyı açmış “Bir, iki, üç daha fazla pişirme” demiş ve o an tencere yemek yapmayı bırakmış. O kadar çok yemek pişmiş ki anne kız bütün sokakları temizlemek zorunda kalmışlar. Ama hiç kimse bu durumdan şikayetçi olmamış. Çünkü yemeklerin tadı çok güzelmiş.

Peri masallarını okumayı seviyorsanız Peri Masalları kategorisinden daha fazla peri masalına ulaşabilirsiniz.